5 Şubat 2010 Cuma

Trißün ßir Yaşam Felsefesidir


Tribüncülük nedir nasıl olur güzel bir yazı paylaşmak istedim.


Tribün bir yaşam biçimidir
İçinde olmayanların anlayamadığı bir yaşam
İsteseler de anlamaya asla güçlerinin yetmediği…

Aşk, sevgi, ibadet,
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı
Körü körüne bir bağlılık…
İki sıradan rengin hayat olduğu,
Kalp atışlarının ritmini değiştirdiği
Kurtulması zor bir hastalık…

Sırf bir arma uğruna
Kilometrelerce yol gitmek
Dağları, denizleri geçmektir…
Yağmur, çamur, kar, fırtına
Hiçbir doğal engele takılmadan
Uzun yolları aşmaktır…

Gök delinmişcesine yağarken,
Sırılsıklam olmaya aldırmadan
Omuz omuza durmaktır…
Yorgun, bitkin, uykusuz
Sefil bir deplasman dönüşüdür
90 dk uğruna 24 saati gözden çıkararak…

Hayatın ta kendisidir aslında tribün
Hayatın hiçbir köşesinde kesişmeyecek yolların
Aynı statta kol kola olmasıdır…
Renk, din, ırk, görüş ayrılığı yapılmayan
Zengini fakirle, patronu işçiyle
Omuz omuza tutan tek yerdir…

Taraf olmaktır tribün,
Senden olmayana karşı
Seninle olanlarla birlik olmak…
Gurbette bir yakınını görmek gibidir
Deplasmanda senin formanı giymiş birini görmek
Ve bir gol sonrası hiç tanımadığın birine sarılmaktır
En yakın dostunmuşcasına…

Kazanmaktır… Kaybetmektir…
Üzülmektir… Sevinmektir…
Ve sonu ne olursa olsun
Yine de gururla bayrağını kaldırmaktır…
Başkaldırırcasına…

Tribün hayata gider yapmaktır…
Gittiğin deplasmanı fethetmektir
"Fatih" gibi taraftar ordularınla…
Belki de dayak yiyeceğini bile bile
İnadına… Göğsünü gere gere
Alayına inat!
Boynundan atkını çıkarmamaktır…

Pankartını namusun gibi korumaktır karşı sahada
Kaptırmamaktır rakibe
Son gücünle dayanmaktır…
Bedenine gelen darbelere aldırmadan
Bir tek onu saklamaktır…

Cebindeki son paranı hiç düşünmeden
Bilete vermektir pişman olmadan
Belki de aç kalma pahasına…

Hayatın bütün yalanlarına karşı,
En saf ve gerçek duyguların yaşandığı yerdir tribün…
Sevinçler gerçektir…
Üzüntüler de…
Ya sevgi???
İşte o en gerçeğinden…
Hiçbir sevgiliye nasip olmayan
Leyla ile Mecnun’u bile kıskandıran cinsten…


Birlik olmanın hakkını vermektir,
Dost kelimesinin pekiştiği,
Kardeş kelimesinin anlam kazandığı…
Bir ekmeği on kişi bölüşüp,
Aynı bardaktan su içebilmektir
Yeri geldiğinde bir koltuğu
Üç kişi paylaşabilmektir tribün…

Arkadaş omuzudur dayanılan
Yorgun deplasman dönüşleri
Birbirine yastık olabilmektir,
Yorgan olabilmektir camsız otobüslerin soğuğunda…
Ve bir kavgaya gözü kara atlayabilmektir
Tanımadığın bir renktaş uğruna…
Sahip çıkmaktır bağlandığın renklere,
Şerefin… Namusun gibi…

Ve takımının her kötü zamanında
Dimdik yürümektir,
Atkınla, formanla, armanla
Gurur duyarak,
Hiçbir şey olmamışçasına…

Ve tribün öyle bir yaşam biçimidir ki,
Birbirine düşman olan renkleri bile
Acı günde bir araya getirebilmektir…
ACINIZ ACIMIZDIR diyebilmektir,
Rakibinle omuz omuza…

Çünkü tribün bir saygıdır aslında…
Ezeli rakip, ebedi dosttur karşı tribüne…
Yeri geldi mi, gırgır makara,
Bazen kızgınlık bazen belki de şiddet
Ama günü geldiğinde en içten dökülen;
Bir gözyaşıdır rakibe…
Farklı renklerin aynı safta yer alabilmesidir
Bir cenaze namazında…
Renkleri ayrı ama sevdaları aynı olanların
Aynı acıyı paylaşabilmesidir yüreklerinde…

Tribün bir yaşam biçimidir
İçinde olmayanların anlayamadığı bir yaşam
İsteseler de anlamaya asla güçlerinin yetmediği…

0 yorum:

Blogger Templates by OurBlogTemplates.com 2007